Dürbün Seçimi
Halk arasında nispeten yaygın bir optik cihaz olmasına rağmen insanların çoğu nadiren gökyüzüne dürbünle bakar. Bir kere denendiğinde, bu küçük optiklerle ne kadar çok şeyin göründüğü bizleri hayretler içinde bırakır.
İyi bir dürbün iki gözü birden kullandığı için tabii ve ahenkli bir görüntü verir. Ayrıca teleskopla kıyaslandığında daha geniş bir gök parçası görünür. Dürbünün teleskopa kıyasla avantajı; hafif olması, kolayca bir yere taşınabilmesi ve belki daha küçük bir bütçe ile sahip olunabilmesi. Gökyüzünü öğrenmek, gözlenecek cisimleri dürbünle bulmak teleskoptan daha kolaydır. Çok küçük bir dürbün bile özellikle karanlık bir yerde bizi gökyüzüne yaklaştıracak ve çıplak gözle görünmeyen sayısız yıldızlar gösterecektir. Öte yandan dürbün büyütme gerektiren cisimlerde teleskopa göre oldukça zayıf sonuçlar verir. Genellikle büyütme faktörünün sabit olması da bir baska kısıtıdır.
Bir dürbün ufkumuzu ne kadar ileriye götürebilir?
Gözümüz çok geniş bir parlaklık aralığında çalışmaktadır. Bilim adamları cisimlerin parlaklığını göstermek için logaritmik kadir ölçeğini kullanmaktadır. Kadir sayısı arttıkça, cisimler sönükleşir. Eski Yunanlı’lar Vega yıldızını 0.(sıfırıncı) Kadir olarak tanımlamışlardı. Bu ölçü modern ölçekte de referans noktası olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle Vega’dan daha parlak cisimler negatif kadir değerleri alırlar. Buna göre güneşimiz -23 kadir, dolunay -13 kadir, yarım ay -9 kadir, Venüs -4,5, en parlak yıldız Sirius -1, Vega 0 ve gözün çok karanlık bir yerde saptırılmış bakışla görebileceği en sönük yıldız 6,5 kadir civarındadır. Ölçek logaritmik olduğundan iki kadir arasında 2,5 kat, 5 kadir arasında 100 kat parlaklık farkı vardır. Bugün en büyük teleskoplarla CCD kameraları kullanarak 30. kadir civarına ulaşılabiliyor, ancak görsel sınır pratik olarak 20. kadir civarında. Çok küçük bir dürbünle bile 8. kadire erişmek mümkün. 50mm çapında ve 10 kez büyüten sabit tutturulmuş bir dürbün kullanan deneyimli bir gözlemci 10. kadiri kolayca geçebilir. Burada göz önünde bulundurmamız gereken nokta, bir kadir daha fazlaya ulaşmanın görünen yıldızların sayısının katlanarak artması manasına geldiği. Örneğin çıplak gözle 6500 civarında yıldız görünürken bunların sayısı 8. kadire inildiğinde 80.000 e varmaktadır.
Dürbün özellikleri
Dürbün aslında küçük bir teleskoptur. Akromatik mercekli iki eş özellikli teleskop yan yana monte edilmiştir. Akromatik bir mercek, ışığıncamiçindeki kırılmasından oluşan renk hatalarını iki renkte sıfırlayan bir tasarımdır ve normalde arka arkaya yerleştirilmiş değişik tür camdan yapılmış, birbirine uyumlu iki mercekten oluşur. Doğru görüntü elde etmek ve boy kısaltmak için dürbünlerin iç yapılarında prizmalar kullanılır. Yapılış itibarıyla prizmalardan kaynaklanan iki tür dürbün vardır. Dam kiremiti ve Porro prizma kullanan dürbünler.
Dam kiremiti prizmaları kullanan dürbünler yukarıda solda gösterildiği gibi daha zarif ve modern görünmesine rağmen, bu prizmaları üretmek zor olduğundan özellikle ucuz dürbünlerde şüpheyle karşılanmalıdır. Porro prizmaları kullanan dürbünler daha hantal ve klasik bir görünüm verirler ancak bunları kaliteli yapmak daha kolaydır. Bu tür dürbünler iyi kalitede ve ayarlı oldukları zaman, yakın cisimlerde nefes kesici bir derinlik hissi oluşturur. Gözlerimiz arasındaki uzaklık mercekler arasındaki uzaklık kadar büyümüştür. Dolayısıyla daha uzaktaki cisimleri de 3 boyutlu olarak algılayabiliriz. Bazı üreticiler prizmalarda kullanılan cam türünü belirtmektedir. Tercih edilecek prizma camı BAK-4, ikinci tercih BAK-7 dir.
Dürbün ölçüleri büyütme x açıklık olarak verilir. Açıklık mm cinsindendir. Haliyle açıklığın fazla olması iyidir. Dürbün ne kadar küçük olursa olsun, onunla çıplak gözle gördüğünüzden daha fazla gökcismi görebilirsiniz. Ama yeni alacaksanız 40mm veya daha büyük bir açıklık almanızı tavsiye edilir.
Dürbün boyutlarından öğrenilecek çok önemli bir özellik çıkış açıklığıdır(İngilizce exit pupil) Çıkış açıklığı, dürbünün milimetre olarak açıklığını büyütme değerine bölerek bulunur. Örneğin 7×50’lik bir dürbünde çıkış açıklığı yaklaşık 7mm, 10×50 de 5mm’dir. Bu değer teleskoplar için de aynı şekilde hesaplanır ve görsel gözlem için son derece önemli bir faktördür. Çıkış açıklığı göz merceğinden çıkan paralel ışık sütununun çapıdır. Göz bebeğimiz karanlığa alışınca 7mm kadar açılır (yaşlılarda biraz daha az), böylece göz gündüze nazaran daha çok ışık toplayabilir. 7mm’lik bu açıklık gözümüze girebilecek ışık miktarını sınırlamaktadır. Dolayısıyla optiğin göz merceğinden çıkan paralel ışınlar, 7mm’den büyük olursa optiğin açıklığını tam kullanamamış oluruz, zira topladığı ışığın bir kısmı gözümüz tarafından algılanamayacaktır. Ama endişelenmeye gerek yok, çünkü bu durum ancak teleskoplarda meydana gelebilir. Çıkış açıklığı 7mm’den büyük dürbün imal edilmemektedir.
Bu söylenenlere göre gökyüzü için ilk bakışta en ideal dürbün çıkış açıklığı 7mm olan gibi görünebilir. Ancak gözlem yaptığımız yer zifiri karanlık değilse gökyüzü arka planı etraftaki yapay ışıklar tarafından aydınlatılmış olacaktır. Rahatsız edici olduğu için gökseverler bu aydınlanmaya ışık kirliliği derler. İşte 7mm çıkış açıklığı olan bir optik, malesef yıldızların yanısıra ışık kirlenmesinden oluşan parlaklığı da çok iyi gösterir. Sonuçta kontrast düşer ve zayıf bir derin uzay bulutsusu görünmez hale gelir. Bu nedenle şehir veya kasabadan gözlem yapacak gökseverler 7mm yerine sadece 5 veya 4mm çıkış açıklığı olan bir model tercih etmelidirler. Küçülen çıkış açıklığı gökyüzü arka planının kararmasına neden olur.
Dürbün ne kadar büyütmelidir?
Çok geniş açılı bakışlar için kullanmayacaksanız ve mutlaka elde tutmak istemiyorsanız en az 10x’lık bir büyütme tavsiye ederim. Daha küçük büyütmelerde birçok derin uzay cismi yeterince parlak olmasına rağmen küçük kaldığı için görünmez. Göz, özellikle karanlığa alıştıktan sonra çözünürlüğünü önemli derecede yitirir ve ancak büyükçe cisimleri görür. Fakat yüksek büyütmeyle artan görünürlük potansiyeli ancak dürbün sabit tutturularak kullanılabilir. Gündüzleri pek belli olmuyor ama, yıldızlara bakarken küçük sarsıntılar bile görebileceğiniz en sönük cisimleri siler. Yapılan denemelerden görüldüğü üzere sabit bir dürbünle elde tutulup sallanan bir dürbüne göre 1 kadir daha sönük yıldızlar görünebilmektedir. Bu gerçekten büyük bir farktır. Bazı dürbünler zoomlu(yakınlaştırmalı) göz merceklerine sahiptir. Bunlar en az ve en yüksek büyütmeleri ölçülendirmelerinde gösterirler. Örneğin 10-20×50’lik bir dürbün 10x ila 20x arasında büyütmektedir. Zoomlu dürbünlerden kaçınmanızı tavsiye ederim, ilk bakışta cazip de gelse görüntü kaliteleri düşük çıkmaktadır.
Dürbünü sabit tutturmak için en iyi yöntem bir tripod (ayak) üzerine bir paralelogram kurmaktır. Paralelogramın diğer tarafına bir ağırlık asarak dengede olması sağlanır.
İnternette değişik paralelogram uygulamalar bulabilirsiniz (İngilizce "Binocular mount” olarak arayın). İyi kalite orta ve büyük boy dürbünlerin tripod bağlantı yuvaları vardır. Teleskop satan bayilerde dürbün adaptörü bulunur. Kendiniz adaptör yapmak istiyorsanız, bunu "L” şeklinde bir köşebent ile yapabilirsiniz. Ancak vida ve somunlar İngiliz standartlarında olmalıdır. Belki böyle vidaları iyi bir fotoğraf mazasından temin edilebilirsiniz? Genelde vida yuvası dürbün ortasındaki menteşenin merceklere doğru olan tarafında bulunur. Dürbünü tripoda tutturmak için velcrobantda kullanılabilir. Dürbün için kullanılacak tripod sağlam olmalıdır. Fotoğraf tripodlarının çoğu dürbün için kısa gelir, çünkü bakarken genellikle dürbün yukarılara çevrilir. Yukarıdaki resimdeki gibi sağlam bir paralelogram ve sehba ahşaptan kolayca yapılabilir. Sehba yapımı zor gelen arkadaşlar T şeklinde bir süpürge de kullanabilirler.
Bu basit yöntem bile dürbünü elde tutmaktan çok daha fazla ayrıntı görmenize yardımcı olur. Bazı pahalı dürbünler görüntüyü stabilize edebilir. Özellikle Fujinon marka olanları büyük sarsıntıları bile karşılayabilmektedir. Bu tür dürbünlerin fiyat dışındaki mahsuru ağırlık ve yüksek pil sarfiyatıdır. Görüntüyü sırf mekanik yollarla stabilize eden dürbünler de mevcut olmakla birlikte bunların fiyatı son derece yüksektir. Ayrıca mekanik çok nazik bir kullanımı gerektirmektedir.
Dürbünlerin çoğu, özellikleri arasında görüş alanını belirtir. Son zamanda görüş alanı derece olarak gösterilirken birçok ürün hala eski 1000m uzaktan kaç m’lik bir cismin görüş alanına sığacağını belirtmektedir. Bu durumda 17m’yi 1 derece kabul edip hesap yapmamız gerekir. Örneğim 1000m ye 120m gösteren bir dürbünün alanı yaklaşık 7 derecedir.
Küçük bir dürbünün 7 derece veya daha fazla bir gök parçasının göstermesi normaldir. Dürbünün büyütmesi arttıkça, haliyle görünen gök parçası küçülür. Buna bir derece, geniş açılı göz mercekleri kullanarak karşı konulabilse de, 12x’den fazla büyüten dürbünler artık genel amaçlı dürbün olmaktan çıkar. 20×80’lik dürbünler bazen sadece 2,5 derecelik bir alan gösterebilirler. Burada bizi düşündürecek nokta böyle görüş açılarının birçok küçük teleskop ile de elde edilebilmesidir. Üstelik teleskop daha geniş kapsamlı bir alettir, çünkü teleskobu büyütmeyi arttırarak gezegenler ve çift yıldızlarda daha başarılı kullanabiliriz. Tabi büyük dürbünü öncelikle iki gözle Samanyolu’nu gezmek için alıyorsak, gerekçesi var demektir. Piyasada amatörler için bulunan büyük dürbünler on sene öncesine kadar oldukça kısıtlı idi. Son yıllarda Çin’den kalitesiz modeller dışında iyi ve çok iyi kalitede dev dürbünler gelmektedir. Bunların açıklıkları 80, 100, 120 milimetreliktir. Üstelik bazı modellerde teleskoplarda kullanılan standard 1,25 inch çaplı gözmercekleri kullanılabilmektedir. Bildiğim en büyük amatör dürbünler Fujinon firmasının 150mm çaplı denizci dürbünleridir. Bunlar karanlık bir yerde gerçekten çok güzel görüntüler vermektedir ancak fiyatları ve ağırlıkları da çok yüksektir. Ağırlık dev dürbünlerde gerçekten almadan önce gözönüne alınmalıdır. 80mm’lik bir dürbün, 45 ya da 90 derecelik prizma kullandığında ağırlığı 4-5kg’ı bulmaktadır. 150mm’lik bir Fujinon’un ağırlığı 18kg’dır.
Dürbün alımı sırasında dikkat edeceğimiz noktalar
Dürbün almaya mağzaya gittiğimizde dikkat edilecek birkaç husus var. Öncelikle dürbünün tam ayarlı olması gerekir. Göz uzaklığını ayarladıktan sonra görüntüler üst üste tam çakışmalı ve gözde bir yorgunluk oluşmamalıdır. Bazı insanlar görüntüleri bir türlü üst üste getirememektedir ama malesef piyasadaki birçok dürbünde sorun kullanıcıların gözü değil, dürbünün bozuk ayarıdır. Her halükarda, sizin için görüntü net değilse, gözünüz bakarken yoruluyorsa almaktan vazgeçin. Bazı ucuz dürbünlerde prizmalar yapıştırılmış olup bir daha ayarlanamaz. Ayarlanabilse de, prizmaları tekrar ayarlamak bir amatör için kolay değildir. Her halükarda bir dürbünü dikkatle kullanmak gerekir. Dürbün bir yere sertçe çarptığında ayarı bozulabilir.
Dürbünlerde prizmaların yeterince büyük olması çok önemlidir. Prizmalar pahalı olduğu için bazı üreticiler burada kaçamak yapmaktadır. Ancak prizma büyüklüğünü kontrol etmek çok kolay bir şey. Dürbünü 1m kadar önünüzde aydınlık bir tarafa doğru tuttuğunuzda gözmerceği içinde parlak birer daire belirir. Bu dairenin çapı çıkış açıklığıdır. Buradan iki şeyi birden kontrol edebilirsiniz :
1- Uygun boyutta pirizmalar kullanıldığında daire tam yuvarlak, köşesiz ve keskin kenarlı görünmelidir.
2- Dairenin çapını cetvelle ölçerek çıkış açıklığının vaad edilene uyup uymadığını kontrol edebilirsiniz. Bazı üreticiler prizmadan iktisat etmek için olsun, başka optik hataları örtmek için olsun suni olarak çıkış açıklığını sınırlamaktadır. Bu durmda büyük mercekli bir dürbün de alsanız merceklerin topladığı ışık tamamiyle gözümüze ulaşmayacaktır.
Bir diğer önemli konu merceğe uygulanan kaplama. Kaplanmamış camın kayıbı yüzey başına 5% kadar olabilir. Ayrıca parlak cisimler etrafında kuvvetli yansımalar olur. Akromatik bir mercekte 4 yüzey olduğu düşünülürse, bir de prizma ve gözmercekleri katılırsa kayıbın ne kadar yüksek olabileceği ortaya çıkmış olur. Cam üzerine uygulanan bir kaplama yansıma kayıplarını azaltır. Tek katlı kaplama kayıbı yüzey başına 1,5% a, çok katlı kaplamalar 0,25% in altına düşürebilir. Ucuz bir dürbünden iyi bir kaplama beklemek belki aşırı bir beklenti de olsa, alırken yine de kontrol edebilirsiniz. Yüzünüz aydınlatılmış olarak dürbün merceklerine baktığınızda iyi bir kaplamada yüzünüzü ancak zayıfça görebilmelisiniz. Dürbünün içi siyah görünmelidir. Ayrıca mercek içinde yansımalar olmamalıdır. Merceğin üstü karanlık, içindeki yüzeylerde yansımalar görünüyorsa sadece dış yüzey kaplanmış olabilir. İyi bir dürbünde bütün cam yüzeyleri çok katlı kaplanmıştır (multi coated).
Kaplamanın rengi yeşil, mavimsi veya eflatun-mor olabilir. Renk kullanılan kaplama malzemesine ve metoda göre değişir. Turuncu renkte kaplamalardan kaçınınız.
Dürbünün göz merceği gökyüzünde gösterilen birkaç derecelik küçük alanı göz önünde büyütür. Göz mercekleri çok değişik olabilir. Bazı dürbünler sadece 45-50 derecelik bir izafi alan oluştururken, bazıları 60 derecenin üzerine çıkar. Normal olarak gözümüzün 70 derece civarında bir görüş açısı olduğu için 40-50 derecelik dar bir izafi alan biraz tünel hissini oluşturur. Ancak geniş açılı gözmerceği kullananlarda, kenarlarda yıldızların bozulma olasılığı daha yüksektir. Aslında hemen, hemen bütün dürbünler kenarlarda yıldızları keskin gösteremez. Bu kullanılan kısa odak uzaklıklı merceklerden kaynaklanmaktadır. Bazı modellerde yıldızlar alanın ortadan itibaren 80%’i aşan kısmında noktasal iken, bazılarında bozulmayan alan gösterilen görüntünün sadece 30%’udur. Kenarlardaki bozulma bazı gökseverleri rahatsız ederken bazıları ortaya konsantre oldukları için bundan pek etkilenmezler. Kendiniz için artık siz karar vermelisiniz.
Alım sırasında kontrol edilebilecek bir başka özellik de renk hataları. Dürbünler akromatik mercek ve prizmalar kullandıkları için bütün renkleri aynı noktada odaklayamazlar. Aslında bu bakımdan oldukça kötü bir performans gösterirler, fakat kullanılan büyütme düşük olduğu için, göz renk hatalarını bütün boyutuyla göremez. Ben renk hatalarına karşı çok hassasım, ama renk görmek çok kişisel bir olay. Renk hataları yıldızların etrafında renk bozuklukları görünmesine ve yıldızların asıl renklerinde görünmemesine sebep olur. Renk bakımından az hatası olan bir dürbünle yıldızlara bakmak büyük bir zevk verir, zira yıldızlar turuncudan sarıya, beyazdan maviye değişik renklere sahiptir. Gündüz dürbünü alırken renk hatasını kontrol etmek için en iyisi uzaklardaki kuru dallara, kablolara veya direklere (arada cam olmadan) bakınız. Bu tür cisimlerde gökyüzü ile büyük bir kontrast oluşur. Gök ile cisim arasında renkler görünüyor mu? Birçok dürbün dal kenarında mavi veya mor renkli kısımlar gösterecektir. Bazılarında renk hatası görüş alanın dış kısımlarında artar. Alınacak birden fazla model varsa, aralarında karar verirken renk konusu da bir faktör olabilir?
Dürbünle bakarken göz merceğine ne kadar yaklaşamamız gerektiği de dürbünden dürbüne çok değişir. Bu uzaklığa İngilizcede "eye relief” denir. Bazı modellerde 10mm’den daha yakın olmak gerekirken, uzaklık bazılarında 20mm’den büyüktür. Gözlük kullanan gözlemciler için büyük bir uzaklık önemlidir. Miyopluk dürbünde netleştirme ayarıyla giderilebilir. Ama astigmatı olan kişiler dürbünü gözlükle kullanmalıdır, zira nispeten büyük çıkış açıklığı yıldızların bozulmasına sebep olur.
Dürbünle göz arasındaki boşluğa yabancı ışık girmesini önlemek ve dürbünü gerekli uzaklıkta kolayca tutabilmek için gözmercekleri etrafında genellikle yumuşak katlanabilen birlastikveya vida gibi çevirilip dışarı çıkarılabilen sert plastikten bir boru vardır. Bugün iyi marka dürbünler sert plastiğe geçmişlerdir ancak bazı dürbünlerde borular göz dayandığı zaman tekrar içeri kaymaktadır. Bu durum gözlem için olumsuzdur. Göz ile dürbün arası yabancı ışıktan korunmak için kapalı olmalıdır.
Özellikle denizci dürbünlerine nitrojen gazı doldurularak bunların buğulanması önlenir. Bu tür dürbünler su geçirmez. Soğuk ve nemli bir gecede işe yarayabilir, ancak bu tür dürbünler diğerlerine nazaran daha ağırdır.
Dürbünlerin çoğu ortadaki menteşe üzerinde bulunan bir teker çevrilerek netleştirilir. İyi bir dürbünde netleştirme hassasça ve yumuşak tek bir dönüşle en yakından en uzağa yapılabilmelidir. Genellikle sağ gözde bir dioptri ayarı bulunur. Gözlerinizin dioptrisi farklı ise önce ayarın olmadığı gözü netleştirin, sonra diyoptri ayarını kullanarak öbür gözün netleştirmesini yapın. Ortadaki menteşe ayrıca göz mercekleri arasındaki uzaklığı ayarlamaya yarar. Gözleri arasında az mesafe olan kişiler ve çocuklar, göz merceklerinin yeterince yakınlaştırabildiğini kontrol etmelidir. Menteşe açıklığı biraz kuvvet kullanarak ayarlanabilmelidir. Bazı kalitesiz dürbünlerde kısa zaman sonra menteşe gevşiyor ve gözlem yaparken oynadığı için rahatsız edici bir etki oluşuyor. Bu nedenle menteşeleri madeni olan dürbün plastiğe tercih edilmelidir.
Bazı dürbünlerin üstü lastik gibi bir madde ile kaplanmıştır. Tutmada ve bir yere çarpmada biraz daha kullanışlı bir çözüm ama bence çok da önemli değil.
Hangi dürbün markaları tavsiye edilebilir?
Yüksek kalitede dürbün üreten firmalar Zeiss, Leica, Swarovski ve Nikon’un HR serisi sayılabilir. Ancak bunların hepsi 1000,– EUR nin üzerindedir ve bu kadar pahalı bir dürbünü almayı haliyle çok iyi düşünmek gerekir. Orta fiyat aralığında (250,– EUR ve üzeri) Vixen, Pentax, Fujnon akla gelen birkaç iyi marka. Özellikle Fujinon FMTR dürbünleri son derece yüksek bir geçirgenliğe ve dolayısıyla parlak bir görüntüye sahiptir. Fakat bu dürbünler ağırlık bakımından ve her göz için ayrı bir netleştirici olduğu için yeryüzü gözlemleri için biraz hantaldır. Son zamanlarda Çin’den iyi kaliteli dürbünler geliyor. United Optics firmasının BA8 serisi biraz ağır olmakla birlikte gerçekten çok iyi. Özellikle nitrojen doldurulmuş, lastik kaplı Çin denizci dürbünleri hemen, hemen Fujinon’lar kadar kaliteli görüntü vermektedir. Bunların fiyatı 200-250 EUR arasında. Yine uzakdoğuda yapılan Nikon Action VII serisi fena değil (150-120 EUR arası). Genelde uygun fiyatlı başka iyi bir seçenek Rus dürbünleridir. Bunlar oldukça sağlam yapılmış olup ışık geçirgenliği bakımından iyi kalite batı dürbünlerinden biraz geride kalmaktadır. Daha ucuz dürbünler için genel bir şey söylemek mümkün değil, bunlara bakmak gerekir. Yukarıdaki kontrolü yapar ve ciddi bir hata bulmazsanız bunlar da iyi bir çözüm olabilir. Ancak çok ucuz şeylerden de mucize beklememek gerek. Bir kaç hafta evvel bir satıcıda 20,– EUR ya 20-30×60 lık zoomlu dürbünler gördüm, dayanamadım baktım. Çin malı ama biraz evvel bahsettiğim kaliteli Çin malı ürünlerle hiç bir alakası yok. Merceklerin kaplanmadığı hemen ortadaydı dolayısıyla 60mm açıklık sadece daha fazla ağırlık taşımak olacaktı. Merceklere küçük bir fiske attığımda çıkan sesten içimde bunların plastik olabileceği hissi uyandı. Netlik ayarını zorlukla yapabildim, ayar aksamı plastikti. Gözümle gözmerceğine değdiğimde netlik ayarı sağ tarafta bozuluyordu. Ama bu kadar ucuz bir üründen hassasiyet ve kalite beklemek zaten biraz da saflık oluyor.
Neler görebiliriz?
Dürbünle ay çıplak gözden çok daha iyi görünür, ilk olarak kraterler belirir. Renk hatası şiddetine göre ayın parlak kenarında sarı veya başka renkte bir hat meydana gelebilir. Gezegenlerin arka plandaki yıldızlara göre hareketi takip edilebilir ve Jüpiter’in uyduları görülebilir. Satürn’ün halkaları görünemez ama 10x büyüten dürbünde tam yuvarlak olmadığı belli olur. Parlak asteoridlerin günden güne hareketleri güzelce takip edilebilir. Uranüs ve Neptün de birer yıldız gibi görünür. Uygun bir folye kullanılarak büyük güneş lekeleri görülebilir (sakın uygun bir filtre kullanmadan güneşe bakmayınız!) Ancak güneş, ay ve gezegenler gözönüne alındığında, 60mm lik küçücük bir teleskop bile dürbünü geçer.
Dürbün ile parlak kuyrukluyıldızlar da güzelce gözlenebilir. Kuyrukluyıldızlar ışık kirliliğinden çok etkilendiklerinden mutlaka iyice karanlık bir ortama gitmek gerekir.
Dürbünün iyi olduğu bir alan geniş derin uzay cisimleridir. Bu potansiyeli değerlendirebilmek için mutlaka şehir dışına çıkmak, zifiri karanlık bir yere gitmek gerekiyor. Özellikle Samanyolu boyunca çok sayıda cisim dürbünle gözlenebilir. Açık ve küresel yıldız kümeleri, parlak bulutsular büyük bir zevkle incelenebilir. Görüş alanı geniş olduğundan birçok defa birden çok derin uzay cismi birden görülebilir ve teleskopta pek yaşanamayan cisimler arasındaki ilişki ortaya çıkar. Bazı açık çift yıldızlar ve parlak gökadalar da dürbünün erişebileceği cisimlerdendir ancak bunlar için en az 10x lık bir büyütme kullanmak gerekir. Yakınımızda bulunan Andromeda gökadası her dürbünle güzelce görünür.
Derin uzaya yönelecek arkadaşların dürbün ve sehpa dışında bir de yıldız atlası ve kırmızı ışıklı bir cepfeneri edinmeleri gerekir.
Yıldız atlası olarak internetden ücretsiz bulunabilen Toshi Taki’nin 7. kadire kadar olan atlası veya Sky & Telescope dergisinin çıkardığı ve Amazon’dan da alınabilen The Pocket Sky Atlas iyi iki ürün. Başka bir seçenek Cambridge Star Atlas dır. Bu atlas bir sayfada yıldızları gösterir, diğer sayfada da gösterilen yıldız ve derin uzay cisimlerinin özelliklerini listeler. Özellikle Pocket Sky Atlas son derece güzel hazırlanmış, dışarının nemine dayanıklı kağıda basılmış, spiral ciltlenmiş ve büyük bir cebe kolayca sığabilecek bir atlas, hararetle tavsiye ederim.
Görülebilecek derin uzay cisimlerini açıklayan bir kitap da bence atlas kadar önemli. Ne gördüğümüzü tam anlamadan alabileceğimiz zevkin ancak yarısını alabiliriz. Crossen’in Binocular Astronomy ve Phil Harrington’un Touring the Universe with Binoculars tavsiye edebileceğim iki kitap. Bunun dışında internetde ücretsiz kaynaklar da var.
Dürbünün ufkunun sınırları
Peki, en son bu kadar dürbünden bahsetmişken, dürbünün mahsurları nelerdir diye sorabilirsiniz?
Dürbünün bir mahsuru yüksek yerlere bakarken duyulan rahatsızlıktır. Birkaç dakika sonra boyun ağrısı baş gösterebilir. Gerçi gözmercekleri 45 yada 90 derece kıvrılmış dürbünler de var, ama bunların hepsi büyük, ağır ve pahalı modellerden. Boyun ağrısına karşı en iyi çözüm bir şezlong kullanmak veya yere yatmaktır. Dürbün elle tutuluyorsa kolları dayayabilecek bir yer olması zevkle gözlem yapmak için önemlidir. Yoksa otururken veya yatarken de kollar çabucak yorulur. Bu pozisyonda gözlem yapan ve 20×80 gibi ağır dürbün kullanan arkadaşlar için bir ayrıntı: Dürbünü sakın gözünüze dayamayın, yoksa ertesi sabah morarmış gözlerle insanların arasına çıkmak zorunda kalabilirsiniz.
Dürbünün diğer büyük mahsuru sabit bir büyütme kullanmasıdır. 50mm lik bir teleskop ile görülebilecek cisimlerin sayısı 10×50 lik bir dürbüne göre birkaç kat artar. Zira gezegenler, gezegensel bulutsular ve küçük gökadalar yeterince büyütülemedikleri için bunlara genellikle erişilememektedir. Bunları görmek önemliyse, esaslı bir karar vermek gerekiyor. Dürbünün optiği daha fazla büyütmeye elverişli değil. Maksat genel olarak gökyüzünü incelemekten ziyade cisimleri detaylı görmekse bir teleskop almak daha uygun bir karar olacaktır.
Tahir Şaban
Kaynak:Gözlem İçin Dürbün Seçimi
Alışveriş sepetiniz boş!